Son olarak Trabzonspor'daki teknik direktörlük görevinden ayrılan Abdullah Avcı, Mehmet Demirkol'un Galaxy Rehberi'ne konuk oldu. Deneyimli çalıştırıcı, kariyerine ilişkin son derece önemli açıklamalarda bulundu.
İlk olarak Trabzonspor'da şampiyonluk yaşadığı dönem ve öncesindeki sezona değinen Avcı, "Ocak gibiydi aslında. Nisanda şampiyonduk ama ocak gibiydi... Kimse transfer yapmadı, rakipler transfer yapmadı. Sanki böyle hani borsada 'tahta kapandı' var ya öyle bir durum vardı. Ben gittiğimde, Trabzonspor Teknik Direktörü olduğumda Beşiktaş'tan böyle yaralı aslında yani hikayesi tamamlanmamış bir durum olarak ayrıldım. Senelerdir de yarışan bir teknik direktör olarak baktığımda da kendi varlığımı hissettirebileceğim veya meydan okumaya çıkacağım, tarihinde önemli şampiyonluklar yaşamış Trabzonspor teklifi yapınca tekrar bir meydan okuma... Belki son şansım... Büyük takım şansı düşünebilecek bir durumdu. Gittiğimde de çok sıkıntılı bir durum vardı. On yedinciydik. O sene Avrupa kupalarına katıldık. Konferans Ligi'nde dördüncü bitirdik. Roma ile eşleştik. Roma'da da Mourinho vardı. Onlar Konferans Ligi'ni aldı, biz de sonra ligi kazandık. Gençlerbirliği maçının soyunma odasına girdiğimde Beşiktaş'ın şampiyonluğu kutlanıyordu. Soyunma odasında, 'Onları tebrik ediyoruz Beşiktaş'ı ama seneye de bu duyguyu yaşayacağız' diye söyledik. Şampiyon olacağız dedim. Bir deneyim, yarışıyorum sürekli, ligin dinamiklerini biliyorum. Erken yol aldım" dedi.
O dönemde rakiplerinin Avrupa kupaları mücadelesinde erken yol alarak fark yarattıklarını belirten deneyimli teknik adam, "Seyirci yoktu o zaman biliyorsun. Birçok parçaların tamamlanması oldu. Bir sene önceki hani çıkış, şehrin bana verdiği destek, kulübü ekibimle beraber doğru temsil etmem, bugünkü başkan Ertuğrul Doğan'ın bize çalışma ortamını son derece iyi hazırlaması... Şu ifadeyi de kullandım, 'Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş; Avrupa kupalarında oynayacaklar ve bizim erkenden yol almamız lazım, kazanarak lige başlamamız lazım, bu mesafeyi açmamız lazım' diye bu ifadeleri de kullandım. Kendime de çok güveniyordum, hissediyordum. Ekibime de güveniyordum. Dokuzuncu hafta içeride Fenerbahçe maçını kazanıp lider olunca bütün şehir, bütün camia da buna inanıp sakin ve sabırlı kalmayı da... Bu kelimeyi de çok kullandım orada. Karadeniz'in duygusunu biliyorsun. Giderken de şu ifadeyi kullanmıştım; dalgalı denizi seçtim. Tekrar bir mücadele, tekrar bir meydan okumaya çıkıyorum Trabzon ile" dedi.
Şampiyonluk sonrasındaki sezon işlerin istedikleri gibi gitmemesine ilişkin ise Avcı, "Ben, kendimi sorgulayan da bir yapıya sahibim. Aslında her takım, her sene şampiyonluğa oynamayabilir. Şimdi Trabzonspor'un uzun süre sonra gelen bu yaşadığı şeyde bir daha... Hani hem Şampiyonlar Ligi grupları hem de tekrar bu şeyi yakalayabilir miyiz diye fazla sirkülasyonun olduğu, benim belki kendime fazla öz güvendiğim transfer sirkülasyonunun fazla olduğu... Cornelius; bizde 15 gol, 5 asist yaptı. Gitmek istedi ve biz gönderdik. Kulüp de para kazandı. Örnek veriyorum. Sirkülasyonun fazla olduğu..." dedi.
Kopenhag maçları sonrası ayrılan Cornelius'u oynatmak hata mıydı sorusuna ise Abdullah Avcı, "Yok, bence değildi. Çünkü ailevi sorunları vardı. Ben de kulübün de menfaatlerini düşünerek verilen bir para vardı, getirilecek bir para vardı. Oyun olarak farklı bir şey yapmazdım ama transfer sirkülasyonuna fazla müsaade ettim. Belki yorgunluklarım oldu belki tatmin duygusu... Uzun süre şampiyonluğu kovalayan bir teknik adam, uzun süre şampiyonluk yaşamamış bir şehir... O fay hattı kırıldı aslında. Tekrar yaparız öz güveni belki... Şampiyonlar Ligi'ne göre kadromu kurmak, ligde tekrar bu yarışın içinde olmak... Aslında bu yapıyı doğru kuramadık. Kağıt üzerinde bu doğru olmadı. Örnek veriyorum Maxi Gomez'i aldık. İyi bir santrfor ama aslında 4-4-2'nin santrforuydu. Tek bir santrfor değildi. Çok ani gelişen şeyler oldu" şeklinde yanıt verdi.
Mehmet Demirkol'un bu sezon Şenol Güneş'in göreve geldikten sonra sözlerinden yaptığı bu kadronun yetersiz ve kamp bile yapmamış gibi çıkarımını değerlendiren Avcı, "Şimdi şöyle sonuçta bir bu konuşmaları doğuruyor. Hoca, benim de hocalığımı yapmıştır. Ben hoca olduğumda da, benden sonra hoca olduğunda da aradım zaten tebrik ettim, hayırlı olsun dedim, yapabileceğim bir şey varsa her zaman buradayım dedim. O da çok teşekkür ederim dedi, benim seni aramam lazımdı aslında dedi. Sorun değil hocam dedim, ben erkenden davrandım dedim. Sonuç şu; Trabzonspor tarihini kısaca kendi adıma özetlersem biraz evvel söylediğim gibi gittiğimde 17. sıradaydı 4. bitirdik. Avrupa kupalarına Konferans Ligi'ne katılmaya hak kazandık. Şampiyonluk yaşadık. İkinci seneyi zaten sorguladım. Mart ayında dedim ki süreç aşağı doğru seyrediyor. Konferans Ligi'ne devam etme ihtimalimiz, final oynama ihtimalimiz varken bir Basel maçıyla elendik. Arkasından da kupa devam ederken ayrıldım. İki senelik mukavelemi bıraktım. Bunu bugün kimse kolay kolay yapmaz. İki senesinin parasını almadım. Çünkü orada çok güzel duygular yaşamıştım. Sonrasında tekrar gittiğimde 3. sıra hedefi koymaktan başka şansım yoktu. Galatasaray ile Fenerbahçe, zaten ayrılmıştı ve 12 maç 24 puan almıştık. 27 yıl sonra Kadıköy'de Fenerbahçe'yi yendi Trabzonspor ve kupa finali hedefi koymuştuk. Kupa finalini oynadık ve 95. dakikada da Beşiktaş'a kaybettik. Var mı bu oyunun içinde? Bunlar var ama o günden itibaren organize bir kötülük başlamıştı. Sosyal medya üzerinden... Ama ona rağmen biz takımımızı oluşturduk. Bugünkü takım ile ilgili konuşacaksak bugün artık verilerle ve bilgilerle konuşuyorsun. Bugün, Trabzonspor sezon başında ne yapmışsa antrenmanlarda benim çalıştığım bütün kulüplerde geçmişe dönük bütün verilerim oradadır. Antrenmanlarda ne kadar kilometre yapmışlar ne kadar yüksek şiddette koşu yapmışlar? Ben, her gittiğim takımda bir hafıza oluşturuyorum. Gelen adama da aynı şekilde kolaylık olsun diye. Bunun böyle olması gerekiyor. Sonuçların inişli çıkışlı olması zaman zaman ister istemez medya üzerinden buna başka türlü algılar oluşturabiliyorlar" ifadelerini kullandı.
Kariyerinde Galatasaray ile isminin anıldığı dönemlere değinen deneyimli teknik adam, "Doğru yani anlatabilirim. Çok böyle gizli saklı bir şey yok yani. Okan hocadan da açacaksak konuyu benim kardeşim gibidir yani. Bu başarılarıyla da acayip derecede mutlu oluyorum. Okan'ın futbolculuk son dönemi, benimle beraber. Antrenörlüğe ilk başlangıç süreci de beraberiz. Okan'ın bu rekorları kırması, bu şekilde başarılı olması beni acayip derecede mutlu ediyor. Bir kere insan olarak bunu hak eden yapısı var. Galatasaray ile birkaç kere bu gerçekleşmedi. Bir tanesi benden dolayı. Daha hazır değildim. Adnan Polat dönemi... Daha hazır değildim. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde de yapılması gereken devam eden bir süreç vardı. Birkaç kere bu gerçekleşmedi. Olur gibi oldu ama olmadı" dedi.
Fenerbahçe ile de benzer süreci yaşadığını belirten Avcu, "Fenerbahçe de benzer aslında. Olur gibi oldu, olmadı. Bazen şöyle oluyor; bir programa çıkıyorsun, hayırlı olsun diyorlar ve iniyorsun programdan olmamış, sosyal medyadan dönmüş" ifadelerini kullandı.
Fenerbahçe sürecini detaylandıran Abdullah Avcı, "Ali Koç, göreve geldiğinde yani aslında şöyle bir var; o zaman da kendisi de söylemişti. Biliyorsun Ali bey, bu konularda ilk başladığı noktada biraz da verilerle araştırma yaptırıyor. Ben çıkıyorum. Çünkü Avrupalı şunu şöyle yapıyor; diyor ki takıma değer katan, oyuna değer katan, kendi kulüp hafızasına göre oyuncuya değer katan teknik direktör kim diyor. Çalışmalar sonucunda oyun felsefesi, baktığında formasyonları falan Abdullah Avcı çıkıyor. Bir ödül töreninde de karşılaştık her yerde birinci sen çıkıyorsun dedi. Ben de hayırlısı olsun dedim. Evvelki sene, böyle bir şey Trabzonspor şampiyonluğundan sonra gerçekleşti. Ondan evvel iki kere üç kere daha var da o görüşmeler olmadı. İsmail hoca gelmeden önceki sene... Bu şekilde ben, takımlara giderken belki şimdi teknik direktörler de bunu yapacaklar. Avrupa'da bu yapılıyor. Normalde mesela Trabzonspor takımının beni istememesi lazımdı. Ben pas oynatıyorum, organizasyonum... O daha böyle aksiyon isteyen bir taraftar kitlesine sahip. Sunum yapıyorum. Güçlü tarafları ne güçsüz tarafları ne oyun olarak? Bir de çalışma prensiplerimi bunun içine koyuyorum. 45-50 dakikalık bir sunumla... Bunu Fenerbahçe de beni istediğinde bana dedim ki birkaç gün zaman verin. Fenerbahçe'nin bana geleceğini düşünerek ben hazırlığımı yapmıştım zaten dedim. Bu sunumu da gerçekleştirdim ama ne yazık ki sosyal medya; benim söylemediğim, ifade etmediğim, kaydın da olmadığı bir süreçten köpürtmeyle ben Fenerbahçe Teknik Direktörü olamadım. İsmail oldu. Hayırlısı olsun. Oluyordu, olamadı. Acayip köpürdü ortalık. Kulüpten içeri giremez, onu yapamaz falan... Söylemediğim bir şeyle ilgili bir şeyin köpürtülmesi çok enteresan geldi bana" şeklinde görüşlerini belirtti.
Habere git: Fanatik